Prof Dr. Serdar Öztürk

Bu web sitesinde sinema, iletişim, iletişim tarihi ve iletişim sosyolojisi alanında yayımlanmış çalışmalarıma erişeceksiniz. Ayrıca lisans ve lisans üstü öğrencilerim, derslerde anlatmış olduğum konuların kısa power point sunumlarına şifreyle ulaşabilecektir. Öğrenciler, aynı zamanda zaman zaman yaptığım duyuruları buradan görebilecektir. Duyurular, film önerileri, derse gelmeden önce ve ders bittikten sonra okumaları ve izlemeleri gereken materyaller ile sınavlarla ilgili olacaktır.

Web sitesi yanı sıra YouTube kanalım sadece öğrencilere değil, sinema ve iletişim alanında kendilerine geliştirmek isteyen herkese açıktır. Diğer fakültelerdeki öğrenciler de bana ulaşmaları durumunda şifreli materyallerden yararlanabilirler.

Çağımızda eğitimin geldiği aşama, sözlü ve yazılı eğitime benim sinematik eğitim diyeceğim ortamın da katıldığının işaretlerini vermektedir. Sinematik eğitim, hareket-zaman bloklarından oluşan sinemanın tıpkı yazı ve sınıf ortamındaki diyaloji gibi önemli hale geldiği bir eğitime gönderme yapar. Sinematik eğitim, bu bağlamda sadece İnternetteki görüntülü sosyal mecrayı içermez; aynı zamanda sınıf ortamında filmlerle birlikte yolculuğu kapsar. Bu web sitesi ve You Tube kanalım, sinematik eğitimin bir parçası olarak addedilebilir.

Yayınlamakta olduğum uluslararası alan indeksli SineFilozofi Dergisi, sinema ve özellikle sinematik felsefe alanında kendini geliştirmek isteyenler için özellikle önerilmektedir. Derginin YouTube kanalı da bulunmaktadır. Sinemaya ve hayata dair derdi olanlar için hazırlanmış bu web sitesinin diyalojik eğitimin bir parçası olacağı umulmaktadır.

Prof. Dr. Serdar Öztürk
SineFilozofi Dergisi Sahibi, Yayıncısı ve Genel Yayın Müdürü

Özgeçmiş

Kitapları

Sinefilozofi
Kurosawa’nın Düşler’inde Sinefilozofik Bir Yolculuk

Bu kitap, sinema ve felsefe arasında birbiriyle özne-nesne ilişkisi kurmadan, sinema ve felsefe arasındaki birlikteli- ğin sunduğu imkânlar üzerinde düşünmektedir. Kitap sadece alanla ilgili bilim insanlarına değil, hayata dair derdi olan herkese hitap edecek tarzda kurgulanmıştır. Sinema ve Felsefe ile ilgilenenlere yöntem ve kuramsal anlamda katkı sağlayabilirken; sinema ve felsefe öğrencileri ya da bu konularla amatör düzeyde ilgilenenler için de giriş düzeyinde tartışmalar sunmaktadır. Kavramların ve imajların sunduğu imkânlardan yararlanılarak yapılan bu tartışma, sinema ve felsefe dünyası arasındaki daha farklı ve üretici karşılaşmalara olanak sağlayabilir.

History

Sinema Felsefesine Giriş

Elinizdeki kitap, filmlerin nasıl felsefe yapabileceğini incelemek amacıyla, lisans ve lisansüstü öğrencileri, öğretim üyeleri ve alan dışından sinemaya gönül vermiş bireylere hitap etmek üzere hazırlanmıştır. Çalışmada, sinemanın kendi tarzında ürettiği felsefe “film-yapımı felsefe” kavramıyla ele alınmakta ve bu kavram, sinema filmlerinden aktarılan sahnelerle tartışılmaktadır. Felsefe; sözlü, yazılı ve sinematik olmak üzere üçe ayrılmış şekilde ele alınmalıdır. Kitabın temel iddialarından biri, Antik Yunan’da Pazaryeri’nde sözlü olarak başlayan felsefenin, yazıyla birlikte ‘fildişi kulesine kapandığı’ ve sinema ile tekrar Pazaryeri’ne inerek, “Sinematik Felsefe” olarak tanımlanabileceği düşüncesidir. Sözlü felsefenin temel medyası söz iken, yazılı felsefenin yazı, sinemanın ise “imajlar”dır. İmajlarla yapılan sinematik felsefeyle birlikte, varlıklara oluş halinde ulaşma imkânı doğmuştur. Filmin yaptığı felsefe, aynı zamanda, hayattan taşan unsurların yakalanması şansına da erişilmesini sağlar. Film-yapımı felsefenin yapılma olanaklarını ve sunduğu fırsatları analiz eden bu çalışma, kuramsal tartışmaları sinematik imajlardan ve yazılı felsefeden yararlanarak gerçekleştirmekte ve Pelin Esmer’in yönettiği İşe Yarar Bir Şey filmi örneğinde argümanlarını somutlaştırmaktadır
History

Osmanlı’da İletişimin Diyalektiğ

Osmanlı ülkesinde iletişim ile toplumsal yapı arasında genellikle bir “uyum” ve “çakışma” olduğu kabul edilir. Bu varsayıma göre iletişim toplumsal yapının tüm özelliklerini içinde barındırmakta, toplumsal yapı ile iletişim arasında bir “çelişki” bulunmamaktadır. Oysa mevcut verilerin ve yeni belgelerin Osmanlı ülkesindeki içsel ve dışsal dinamikleri dikkate alan farklı bir okuması, toplumsal yapı ile iletişim arasında çelişkili ve gerilimli ilişkilerin varlığını göstermektedir. Üstelik toplumsal yapı ile iletişim arasındaki bu çelişki, Osmanlı toplumsal yapısının evrimine ve değişimine de katkı yapmıştır. Bu tarihsel iletişim sosyolojisi çalışması, var olan bu çelişkili ilişkileri sosyolojik ve tarihsel olarak ortaya koyuyor. Çalışma, “toplum, “toplumsal yapı”, “gündelik direniş”, “altpolitika”, “üstpolitika”, “insani iletişim güçleri” ve “teknik iletişim güçleri” gibi iletişim bilimi, sosyoloji ve siyaset bilimi içerikli çeşitli kavramlardan yararlanarak Osmanlı’da iletişim üzerine yeni ve farklı bir bakış sunuyor.

History

Mekan ve İktidar
Filmlerle İletişim Mekanlarının Altpolitikasık

Mekan, tarih boyunca üzerinde kontrol ve disiplin kurmak için yoğun mücadelelerin sergilendiği bir özelliğe sahip. Mücadele Spinoza’nın deyimiyle büyük harfle başlayan İktidar yani Potestas ile küçük harfle başlayan iktidar yani potentia arasında sürdü, sürmekte ve sürecek. Altpolitika, geniş toplum kesimlerinin mücadele güçlerini, mücadelelerini ve taktiklerini içeren genel bir kavram olarak potentia’ya karşılık gelmekte. Bu çalışma, Potestas yani üstpolitika ile altpolitika arasındaki mücadeleyi iletişim mekanlarından pazaryeri, kahvehane ve hapishane bağlamında inceliyor. Disiplinlerarası bir yaklaşımın benimsendiği çalışmada, aynı zamanda genel olarak mekan ve iletişim mekanı kavramları irdeleniyor; mekanın dili ve politik doğası gibi özellikleri üzerine analitik bir çerçeve geliştirilmeye çalışılıyor. Çalışmada argümanların geliştirilmesinde değişik filmlerden yararlanılıyor; aynı zamanda kavram ve kuramsal tartışmalar bu filmlerle daha somut ve belirgin hale getiriliyor. Sosyoloji, felsefe, iletişim, antropoloji ve tarih alanlarında çalışanlar için yeni açılımlar sağlayacak bir kaynak.

History

Cumhuriyet Türkiyesinde Kahvehane ve İktidar 1930-1945t

Kahvehaneler yeterince ayrıntılı incelenmeden Türk toplumsal tarihi yazılabilir mi? Kuşkusuz ki hayır. Buna rağmen, sıradan insanın gündelik deneyimlerini yansıtan bir alan olarak kahvehaneler konusundaki çalışmalar son derece az. Olanlar da Cumhuriyetin ilk yıllarına hemen hiç değinmemiş. Bu kitap, bu önemli boşluğu doldurmada çok önemli bir adım. Serdar Öztürk’ün çalışması kahvehaneler üzerinden toplumu, devleti ve devlet-toplum ilişkilerini anlamaya çalışmakta. Kitapta Cumhuriyetin ilk yıllarına odaklanılmasına rağmen, Osmanlı’da ilk kahvehanenin kurulmasından başlayarak kahvehaneler üzerindeki denetim kurma mücadelesi de ayrıntılarıyla işlenmekte..
History

Erken Cumhuriyet Döneminde Sinema-Seyir-Siyaset

Erken Cumhuriyet Döneminde Sinema,Seyir,Siyaset Cumhuriyetin ilk yıllarını sinema ekseninde mercek altına alan bir çalışma. 1920-1940 yılları arasında Türkiye'nin sinemanın algılanışına yoğunlaşan Serdar Öztürk, o dönemdeki sinema-iktidar ilişkisine dair bugüne kadar gözden kaçmış, üzerinde yeterince durulmamış veya yanlış bilinen pek çok noktayı aydınlatıyor.
History

Medya ve Modernite

Thompson, bu yeni ve önemli çalışmasında, iletişim medyasının farklı bir sosyal teorisini ve etkilerini ortaya koyarak bu ve başka sorulara yanıt veriyor. İletişim medyasının gelişmesinin artık ortak bir mekânı paylaşmayla ilintisi olmayan yeni eylem ve etkileşim biçimleri yarattığını; sosyal yaşamın zamansal ve mekânsal oluşumunu dönüştürmesini tartışıyor. Bu dönüşümün sonuçları muazzamdır; kişisel deneyimin ve benlik oluşumunun en mahrem yönlerinden iktidarın değişen doğasına ve kamusal alandaki görünürlüğüne kadar pek çok yaşam alanımızı derinden etkiler.
History

Türkiye’de İletişim Sosyolojisinin Kaynakları

Batı'da iletişim sosyolojisiyle ilgili çalışmalar, alan dışından kimseler tarafından başlatılmıştır. Propaganda, sinemanın etkileri, basımcılığın ve basının toplumsal değişim, dayanışma ve çatışmadaki yeri gibi konular üzerine yapılan incelemeler iletişim sosyolojisinin temellerini hazırlamıştır. İletişim alanının yavaş yavaş bilimselleşmeye başlamasıyla birlikte özgün katkılar artmıştır. Bu çerçeveden hareket edildiğinde Türkiye'de iletişimin gelişimini sosyolojik olarak anlamak için sadece iletişim disiplini içerisinden üretilen eserlerin yetmeyeceği anlaşılır. Değişik disiplinler içerisindeki bilim insanlarının çalışmalarını farklı okumak, iletişim alanının mekanik ve pozitivist bir çerçeveden kurtulmasına; daha tarihsel, daha antropolojik ve etimolojik anlamına uygun bir içeriğe kavuşturulmasına katkı sağlayabilir. Bu çalışma, İdris Küçükömer ve Behice Boran'ın çalışmalarını iletişim sosyolojisi merkezli bir okumaya tabi tutarak, Türkiye'de iletişimin gelişimini anlamaya çalışmaktadır.
History

Bütün Kitapları

Kitap Yurdu - İdefix - Babil gibi sitelerden daha detaylı inceleyip edinebilirsiniz